Uluslararası heyet: Türkiye'de gazetecilere yönelik baskı artıyor
IPI, RSF, CPJ, ECPMF ve OBCT ortak misyonu Türkiye'de 2-5 Ekim'de gazeteciler, yargı mensupları, siyasiler ile diplomatlarla yaptıkları görüşmeler sonrasında açıklama yaptı. "En az 20 gazeteci dezenformasyon yasasına dayanılarak hedef alındı" dedi.
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) öncülüğünde bir araya gelen uluslararası ortak basın özgürlüğü misyonu Türkiye ziyaretini ardından bugün İstanbul ve Diyarbakır'da basın toplantıları düzenledi.
Diyarbakır’da Botan International’in ofisindeki toplantıya Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa’nın (OBCT) Türkiye Araştırmacısı Özge Çakır Somlyai katıldı.
İstanbul’da Postane İstanbul’daki toplantıyı ise IPI’den Scott Griffen ve Zeyneb Gültekin ile Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi’nden (ECPMF) Gürkan Özturan yaptı.
Diyarbakır’daki toplantıda konuşan Erol Önderoğlu, son 5 yılda olduğu gibi bu yılda iktidar, hükümet yetkilileri ve kamu kurumlarının yöneticileriyle görüşme taleplerinin sonuçsuz kaldığını söyledi.
Önderoğlu Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonuyla yaptıkları görüşmede, gazetecilerin vize başvurularının reddedilmesi ve bunun ortaya çıkardığı sorunlar gündeme getirdiklerini ve bu sorunun çözümü konusunda taleplerde bulunduklarını aktardı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) ile verimli bir toplantı gerçekleştirdikleri söyleyen Önderoğlu, medya özgürlüğü konusunda dile getirdikleri sorunların mahkemedeki iş yoğunluğundan etkilendiğini gördüklerini ifade etti. Önderoğlu, görüşmede tutuklu gazetecilere dair yapılan başvurulara hızlı bir şekilde karara bağlanması konusundaki beklentilerini söylediklerini ancak AYM yetkililerinin kendilerinin yargı kararlarını hızlı bir şekilde düzelten bir makam olarak görülmemesi gerektiğini ifade ettiklerini söyledi.
Özgür Öğret ise uluslararası basın örgütleri olarak yaptıkları ziyaretin esas amacının ve muhatabının iktidar olduğunu ancak iktidar kurumları ve partisinin genel olarak kendileriyle görüşmeyi tercih etmediğini anlattı.
Toplantılarda gündeme getirmek istediği sorunların çetrefilli ve kronik sorunlar olduğunu söyleyen Öğret, “Türkiye adeta bir basın özgürlüğü ihlalleri müzesi. Basın özgürlüğüyle ilgili neredeyse her sorun ülkemizde mevcut” dedi.
Öğret, dezenformasyon yasasının ardından gazetecilerin gözaltına alınmasına ve açıla davalara değindi. İktidara eleştirel yaklaşan gazetecilerde turkuaz basın kartı verilmediği bilgisini de paylaşan Öğret sokakta gazetecilerin güvenliğinin halen sorun olduğunu, polisin gazetecileri çalıştırmamak, sahadan uzaklaştırmak için olağanüstü bir çaba sarf ettiğini gördüklerini belirtti.
Öğret, “ Basın özgürlüğü sorunları kronik bir şekilde devam ediyor. Bazen kimisi öne çıkıyor bazen kimisi daha geriye düşüyor. Ama şu sorunu çözdük hallettik diyebileceğiz bir örnek şu ana kadar olmadı” dedi. Tutuklanan ya da serbest bırakılan gazetecilerin iddianamelerine baktıklarında “delilsiz iddianameler” gördüklerini belirterek, bu nedenle çok sayıda gazetecinin yargısal tacize maruz kaldığını söyledi. Öğret, tutuklanan gazetecilerin haber materyallerinin yıllarca verilmediğini ifade etti.
Özge Çakır Somlyai sık sık karşılaştıkları basın özgürlüğü sorunlarından birinin gazetecilerin haklarının ihlal edilmesi, mesleklerini sürdüremez hale getirilmesi olduğunu belirterek, bunun kamuoyunun bilgiye erişme hakkını doğrudan etkileyen bir sorun olduğu ifade etti.
Görüştükleri birçok gazetecinin gazetecilik heyecanını kaybettiğini söylediğini aktaran Çakır Somlyai, bunun Türkiye’de gazetecilerin kendilerini güvende hissetmemesinin bir sonucu olduğunu anlattı.
Çakır Somlyai kadın gazetecilerin ve Kürt gazetecilerin sahada çalışırken karşılaştıkları sorunların aslında Türkiye’de yaşanan sistem sorunun bir yansıması olduğunu izlenimini edindiklerini söyledi.
"Baskı artmaya devam ediyor"
Postane İstanbul’daki heyet ise Türkiye’nin basın özgürlüğü krizi önceki yıla göre daha da derinleştiğini söyledi.
Heyet “Gazeteciler, keyfi tutukluluk ve kovuşturma dahil olmak üzere, mesleki faaliyetlerinden ötürü ağır tehditlerle karşı karşıya kaldı. Basına yönelik saldırı ve tehditlerden sorumlu olanlara karşı cezasızlık artarak devam etti” diye konuştu. İstanbul heyeti şu noktalara dikkat çekti:
Bu yıl yapılan meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri basın özgürlüğü açısından herhangi bir rahatlama getirmedi. Aksine, gelecek yıl yapılacak yerel seçimler öncesinde eleştirel gazeteciler üzerindeki baskı artmaya devam ediyor. Şubat 2023’te meydana gelen yıkıcı depremler sırasında yerel medyanın özellikle hedef alınması, yetkililerin haber ve bilgi akışını kontrol etmeye yönelik çabalarının açık bir örneğiydi. Bu yılki heyet ziyaretinin öne çıkan başlıklarından biri Türkiye’nin dezenformasyon yasasıydı. Geçen yıl TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun AKP’li başkanı, dezenformasyon yasasının gazetecileri cezalandırmak için kullanılmayacağı konusunda heyetimize güvence vermişti. Ancak geçtiğimiz yıl, başta deprem haberleriyle ilgili olmak üzere, en az 20 gazeteci dezenformasyon yasasına dayanılarak hedef alındı.
Gazetecilerin fiziksel güvenliği ciddi bir endişe konusu olmaya devam ediyor. Heyet, gazetecilerle yaptığı görüşmelerde, muhabirlerin güvenliğini tehdit eden birçok endişe verici örnekle karşılaştı ve yetkililerin bazı durumlarda etkili bir soruşturma yürütme ve güvenlik önlemleri sağlama görevlerini yerine getirmek yerine bu tehditlere göz yumduklarını gördü. Aynı zamanda siyasetçiler, hükümet yetkilileri ve mahkemeler eleştirel gazeteciliği “terör propagandası”, dezenformasyon veya ulusal güvenliğe tehditle eş tutmaya devam ederek gazetecilerin fiziksel ve yasal savunmasızlığını daha da artırdı. Hukuki tacizin hedefi olan gazetecilerin yasal güvenceleri, ağır ihlallere maruz kalmaya devam ediyor. Gazetecilerin sistematik bir biçimde tutuklu yargılanması artık olağan bir hale geldi ve bu durum sıklıkla mahkûmiyet kararı olmaksızın cezalandırma ile sonuçlandı. Geçtiğimiz yıl görülen bazı davalarda, Kürt gazeteciler toplu gözaltıların ardından bir yıldan fazla tutuklu kaldı.
Resmi basın kartlarının kime verileceği konusundaki keyfi uygulamalar devam ediyor ve bu kartlar bilgi kontrolü karşısında sınırlı bir güce sahip. Basın kartı alma şansına sahip olan bağımsız gazeteciler, kimlik bilgilerini vermelerine rağmen deprem bölgesinde bazı durumlarda haber yapmalarının yetkililer tarafından engellendiklerini bildirdi. Anayasa Mahkemesi (AYM) basın özgürlüğünü destekleyen önemli kararlar vermeye devam ediyor. Ancak, kaynak yetersizliği, alt mahkemelerin AYM kararlarını uygulamadaki başarısızlığı ve TBMM’nin AYM tarafından tespit edilen sistematik ihlalleri ele alan mevzuatı yürürlüğe koymadaki yetersizliği nedeniyle AYM’nin çalışmaları sekteye uğruyor.
Bir sonraki yerel seçimlerin Mart 2024’te yapılması planlanıyor. Bağımsız haber ve bilginin serbest dolaşımı tüm demokratik seçimler için hayati bir koşul. Türkiye hükümetini, özellikle seçim döneminde gazetecilerin işlerini tehditlere ve ihlallere maruz kalmadan yapabilmelerini güvence altına almaya çağırıyoruz. Türkiye’de baskıcı koşullar altında çalışırken Avrupa’ya vize başvurusunda bulunan gazetecilerin vize reddi, gecikme ve zorlu prosedürlerine ilişkin endişelerini dile getiriyor. Bu eğilim, Türkiye’deki gazetecilerin yurtdışındaki meslektaşlarıyla bağlantı kurma ve sürdürme imkanlarını azaltıyor. Heyet, Avrupa hükümetlerine Türkiye’deki özgür basına yönelik kararlı ve aktif desteklerini sürdürmeleri çağrısında bulunuyor. Bağımsız gazetecilere yönelik güçlü ve belirgin desteğinin yanı sıra, gazetecilerin mesleki amaçlarla yaptıkları vize başvurularının hızlı bir şekilde işlem görmesi de bu desteğin bir parçası olmalı.
Heyet kimlerle görüştü, kimler görüşmeyi kabul etmedi?
IPI, RSF, CPJ, ECPMF ve OBCT, Türkiye'degazeteciler, sivil toplum grupları, Anayasa Mahkemesi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu gibi pek çok paydaş ile ülkede medya özgürlüğünün içinde bulunduğu krizi görüşmek üzere toplantılar düzenledi. Heyet ayrıca CHP, DEVA, Emek Partisi ve Yeşil Sol Parti milletvekilleriyle de bir araya geldi.
Ancak heyetin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık, Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile görüşme talepleri yanıtsız kaldı.
Tülay Hatimoğulları Abdullah Öcalan'ın mesajını paylaştı: Aleviler bu sürecin kalbindedir
Alevilerin kendilerini yeni süreçte nerede olduğunu sorduklarını belirten Tülay Hatimoğulları, Abdullah Öcalan'ın "Aleviler bu işin tam da ortasındadır. Çünkü sadece Kürt’e, Türk’e demokrasi olmaz" dediğini aktardı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Alevi Kültür Dernekleri’nin 14’üncü Genel Kurulu’nda konuştu.
Burada PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın barış süreciyle ilgili yeni bir mesajını paylaştı. Öcalan’ın “Aleviler tam da bu işin ortasındadır, kalbindedir.” dediğini aktardı.
Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, Alevi Kültür Dernekleri Genel Kurulunda konuşuyor https://t.co/KbG66FiRFx
Hatimoğlulları, konuşmasına Suriye’de Alevilere yönelik katliamlara değinerek başladı. “IŞİD’in, El Nusra’nın uzantısı olan örgütlerin yaptığı katliamlarla, Lazkiye’de, Hama’da, Humus’ta, Banyas’ta ve birçok Alevi köyünde çok sayıda canımızın canına kıyıldı” dedi. Soykırım nitelemesi yaptı. Ardından da şunları söyledi:
“Suriye’de Aleviler için aynı zamanda bir tehcir politikası güdülüyor. Bu katliamları engelleyecek güçlerin seyirci kaldığının farkındayız. Ama Türkiye’nin dört bir yanında sesimizi yükselttik ve katliama hep birlikte ‘dur’ dedik. Aynı şekilde Heseke ve Kamışlı’da da Kürt kardeşlerimiz Alevi katliamlarının durdurulması için büyük bir çaba içindeler.”
Hatimoğlulları daha sonra Suriye Demokratik Meclisi'nden Şam yönetimi ile imzaladığı anlaşmaya değindi. Eleştirileri duyduklarını, bunları Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne ilettiklerini söyledi.
“Özerk Yönetim’in demokratik bir Suriye’nin inşası için çaba harcadığını bilmenizi isterim” diye konuştu.
Öcalan’ın mesajı: Sadece Kürt’e, Türk’e demokrasi olmaz
Hatimoğlulları, Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın öncesinde ve sonrası Türkiye, Londra ve Almanya’da Aleviler ile buluşmalar yaptıklarının bilgisini verdi.
Alevilerin kendilerine “Bu demokratikleşmenin ya da barışın neresindeyiz” diye sorduğunu, taleplerin Öcalan’a iletildiğini söyledi. Ardından da Öcalan’ın şu mesajını aktardı:
“Aleviler tam da bu işin ortasındadır. Kalbindedir. Çünkü sadece Kürt’e, Türk’e demokrasi olmaz, bu ülkede yaşayan başta Alevi canlar olmak üzere bütün farklı halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde yaşayacakları bir demokratik Türkiye’yi ve Cumhuriyeti inşa etmek hepimizin boynun borcudur. Bu çağrıyı Alevi canlarımız bu şekilde kabul etsin. Bu şekilde telafi etsin.”
Netflix, Disney+, Exxen, BluTV, Amazon ve Gain'e rekabet soruşturması
Rekabet Kurumu, Netflix, Disney+, Exxen, BluTV, Amazon Prime ve Gain'in rekabeti kısıtlayıcı anlaşma ve uygulamalar yoluyla kanunlarını ihlal ettiğine yönelik ciddi ve yeterli kanıt olduğunu savunuyor.
Rekabet Kurumu, film, dizi gibi içeriklere yönelik abonelik temelli isteğe bağlı video hizmeti sunan Netflix, Disney+, Exxen, BluTV, Amazon Prime ve Gain hakkında soruşturma açtı.
Rekabet Kurumu internet sitesinde yayımladığı açıklamada, bu platformların ‘rekabeti kısıtlayıcı anlaşma ve uygulamalar yoluyla kanunlarını ihlal ettiğine yönelik ön araştırma yürüttüğünü kaydetti.
Elde edilen bilgi ve belgelerle yapılan tespitlerin ciddi ve yeterli bulduğunu belirten Kurum, bu nedenle ön araştırmanın soruşturmaya döndüğünü aktardı.
Soruşturma kapsamında yürütülecek incelemeye ilişkin bilgi verin Kurum şunları kaydetti:
"Açılan soruşturma kapsamında, Netflix'in, içeriklere yönelik lisans anlaşmaları kapsamında yapımcı/dağıtıcılar/telif hakkı sahipleri ve yetenek kadrosuna dahil kişilere yönelik münhasırlık koşulları ileri sürerek, Türkiye'de faaliyet gösteren yapımcılar veya orijinal içeriklerde yer alan oyuncu gibi yetenek kadrosuna dahil kişiler arasında ayrımcılık yapmak, platformda kendi orijinal yapımlarını bağımsız yapımcıların yapımları aleyhine kayırmak gibi davranışlar aracılığıyla hakim durumun kötüye kullanılması kapsamında kanunu ihlal edip etmediği araştırılacak.
Ayrıca, Netflix, Disney+, Exxen, BluTV, Amazon ve Gain'in yapımcı, dağıtıcı gibi içerik sağlayıcıları veya oyuncu, yönetmen, senarist gibi yetenek kadrosuyla akdettiği münhasır anlaşmalar, diğer rekabeti kısıtlayıcı anlaşma ve uygulamalar yoluyla kanunu ihlal edip etmediği incelenecek."
Bu arada, kurulca alınan soruşturma kararları, hakkında soruşturma açılan teşebbüslerin ya da teşebbüs birliklerinin kanunu ihlal ettiği ve yaptırımla karşı karşıya kaldıkları veya kalacakları anlamına gelmiyor.